24 Temmuz 2014 Perşembe

Phi-Fenomen: Örneğin ışıklı panolarda yazıları hareket adıyormuş gibi görürüz. Aslında yazılar hareket etmez. Sadece panoya monte edilmiş ışıkların yanıp sönme hızı bizim hareket algılamamıza sebep olur.

Insomnia:
 Uyuyamama hastalığı.

Afazi:
 Konuşma, yazma veya el kol hareketleri gibi her türlü haberleşmede ifade ve anlatma yeteneğinin kaybolması.

Telaffuz Edilebilirlik:
 Öğrenme malzemesinin, öğrenene anlayacağı bir dilde sunulmasıdır.

Artifikilasyon:
 Yapaycılık demek. Doğa olaylarının birileri tarafından yapıldığını düşünmesi kısaca. Yani insan eli olması şart değil. Doğa olayı olacak ve çocuk bunu yanlış yorumlayacak.

Halo (Hale) Etkisi: Kişiyle alakalı OLUMLU bir özelliğin diğer özelliklere de genellenmesi. Yani derslerinde başarılı bir çocuk ile tanıştığınızda, bu çocuk hiç yalan söylemez arkadaşlarıyla iyi geçinir gibi genellemelerde bulunmanız.

Horn Etkisi:
 Hale etkisinin tersi. Olumsuz görme eğilimi.

Plasebo Etkisi: Plasebo farmakolojik olarak etkisiz, fakat telkine dayalı ve plasebo etkisi olarak da bilinen tedavi etkisini ortaya çıkaran bir tür ilaçtır. Bu psikolojik bişey. Mesela benim başım ağrıyor, ağrı kesici istiyorum ama kardeşim bana ağrı kesici değil de ona benzer bir şekerleme turu getiriyor. Ben onu ağrı kesici sanıyorum ve basımın ağrısı geçiyor.

Cyrano Kompleksi: Kişinin kendi ihtiyaç, istek ve amaçlarının başkaları tarafından gerçekleştirilmesini tercih eden tutuma verilen addır. Bu komplekse sahip olan kişiler, başkalarının başarılarından, en az kendi başarılarından duydukları kadar sevinç duyarlar.

Hawthorne Etkisi: Bir iş yerinde kameralar ile takip edilen bir işçi ilk başlarda iş performansı artarken zaman içinde işverenlerine göre davranan bir kimliğe sahip olabilir ve kamera altında başka kamerasız ortamlarda başka davranışlar göstererek gerçek kimliğini gizleme ve iş ortamına göre kimlik üretme problemi olabilecektir. Bu ise sahte kimliklerin çoğalması anlamına gelecektir.

Zeigarnik Etkisi: İlk kez Rus psikolog bluma Zeigarnik tarafından "yarım kalmış, kesintiye uğramış işler tamamlanmışlardan daha kolay ve net hatırlanır" denilerek dillendirilen, bitmemiş ilişkilerimizi neden sürekli hatırladığımızı, yarım kalan aşklarımızı neden unutamadığımızı, üçüncü gününde eve geri dönmek zorunda kaldığımız tatillerin neden daha çekici gözüktüğünü nedenselleştiren etki.

Öncelik Etkisi (İlk İzlenim Etkisi): Sosyal psikolojide, bir insana ilişkin ilk izlenimlerin, o insanın sonraki davranışlarını bu ilk izlenimle tutarlı bir tarzda yorumlama eğilimi. Başkaları hakkında edinilen ilk bilgiler, sonradan edinilen bilgilerden daha ağırlıklı bir önem taşır.

Sonralık Etkisi: Biliş psikolojisinde, öğrenme ortamlarında, öğrenilen şeylerin serbest hatırlanması istendiğinde son öğrenilen şeyleri daha iyi hatırlama eğilimi. Bunun nedeni kişinin kelimeleri doğrudan doğruya henüz koruyucu prova döngüsünden çıkmamış olan kısa süreli bellekten çağrılması olabilir.

Crespi Etkisi: Pekiştirmenin büyüklüğü performansın gücünü büyük ölçüde etkilemektedir
Örneğin, hayvana ne kadar büyük bir pekiştirici verilirse, hayvanın ona ulaşmak için koşma hızı o denli artmaktadır.

Donma Etkisi: K. Lewin'in (1947), karar verme etkinliğinin sonuçlarını belirtmek üzere ortaya attığı bu kavram (freezing), insanların 'onlara kendi kararları gibi görünen şeylere katılma ve bu kararlara uygun davranma eğilimi gösterdikleri' varsayımına dayanmaktadır. Örneğin akşam dışarıda eğlenmek için pek çok seçeneğe sahip olan bir aile, içlerinden birinin X konserine bedava bileti olduğu için öncelikli seçeneklerinden vazgeçebilir. Adı üstünde yani bir iş başarısız oluyorsa bile eğer kayıp varsa zaten kayıp olduğu için devam edilir. Örneğin be kumar oynuyorum çok zarar ettim. Mantıken kalkmam gerekiyor ama kalkmıyorum zaten zarar etmişim oynamaya devam. Donuyorum yani.

Dekalaj: Dekalaj, her çocuğun bilişsel gelişimindeki farklılıklar anlamına gelmektedir. Örneğin, Piaget (1953) yatay dekalaj (horizontal decalage) kavramını çocukların bilişsel gelişiminde, korunuma ilişkin becerilerin farklı zamanlarda ortaya çıktığını belirtmek amacıyla kullanmıştır. Düşey dekalaj ise, çocuğun sahip olduğu belli bir bilgi/beceriyi bir alanda göstermesi, başka bir alanda ise göstermemesidir.

Omnipotent Düşünme: Ergenlerde görülür. Kendisinde her şeyi yapabilecek gücü görmesidir. Yanı hayaller kurar ileride çok lüks arabam olacak villa alacağım gibi ve bunu yapabilecek gücü kendisinde görür. Ebeveynler onlara çabalamazsan çalışmazsan hiçbir şey elde edemezsin dediklerinde ise onların bu konuları çok abarttığını düşünür

Dikkat Çeşitleri: ders anlatan hocaya odaklanmak istemli, ders sırasında kapının açılması birinin girmesi ve o kişiye ders esnasında bakmak istemsiz, hem ders dinleyip hem not almak bölünmüş dikkattir.

Metabilişsel Bilgi: Bilgiyi işleme kuramcılarına göre bireyin kendi bildikleri hakkındaki bilgiler.
Dekleratif Bilgi: Gelişim çağlarının başlangıcında bir bebeğin “bu ne?” Sorusunu çok sık sorduğu bilinmektedir. Bebekler “bu ne?” Sorusuna karşı aldıkları cevapla dekleratif bilgileri yapılandırmıştır.
Prosedürel Bilgi: “Nasıl?” Sorusunun cevapları ile edinilen bilgiler.

İtici Uyarıcılara Koşullama Yöntemi: Bu yöntem bırakması gerçekten zor olan alışkanlıklar söz konusu olduğun da, hasta ve terapistin birlikte verdikleri karala uygulanır.bu tür terapi bazı normal dışı alışkanlıklar dan, sigara içmekten,oburluktan ve alkol den vazgeçmek isteyen kişiler üzerin de başarıyla kullanılmıştır.Teknik kötü alışkanlıklarla acı veren itici bir uyarıcıyı aynı anda vermektedir.bu itici uyarıcı elektrik şoku olabilir, ya da verilen bir ilaç sonucu ortaya çıkan mide bulantısı ve kusma olabilir.örnek olarak sigarayı bırakmak isteyen kişiye belirli bir hapı içtikten belirli bir süre sonra bol miktar da sigara içmesi istenir kişinin kanın da ki ilaç, sigarada ki nikotinle karışınca onun midesini bulandırır.ve ağrı vererek sürekli kusturur bu teknik bir süre uygulandıktan sonra kişi sigarayı gördükten sonra midesi bulanmaya başlar ve zamanla sigarayı bırakır”


Koşullu Engellenme: Hull, yorgunluk olumsuz bir dürtü durumudur demiş ve bu durumda tepkide bulunmanın pekiştirici bir etkiye sahip olduğunu söylemiştir.

Salınım Etkisi: Öğrenilmiş tepkinin ortaya çıkmasının engellenmesi farklı durumlarda farklı şekillerde olmaktadır.

Olumsuz Kateksis: Tolman’a göre bir bireyin belirli durumlarda belirli nesnelerden kaçınmayı öğrenmesine denilmektedir. Örneğin Müslümanların domuz eti yememesi.

Tereyağ Ekmek Tekniği: Verilen bir problem soru ya da konu üzerinde öğrenciler önce tek başlarına düşünür daha sonra arkadaşları ile bir araya gelerek düşüncelerini tartışır. Ulaştıkları sonucu sınıfa sunarlar. İlk aşamada düşüncelerini kaydetmeleri istenebilir. Tüm öğrencilerin aktif olmasını sağlar. Birinci aşamanın üzerine tekrar konuşma fırsatı verdiği için bu adı almıştır.

Sandviç Tekniği ise; koşullu olumsuz kabul iletisinden önce ve sonra olumlu kabul iletisi vermektir. Böylece kişilikle değil davranışla ilgili bir olumsuzluk olduğu daha net belirtilebilir. Özetle önce (+) sonra (-)daha sonra (+) kabul iletisi vermek sandviç tekniğini

Örneğin öğrencisinin sınıf içinde parmak kaldırmadan konuşmasından rahatsız olan bir öğretmen sandviç tekniğini kullanarak bu eleştirisini aşağıdaki gibi yapabilir.
Senin dersimle ilgilenmenden hoşlanıyorum (koşullu + kabul iletisi)
Parmak kaldırmadan konuşman sınıfı yönetmemi zorlaştırıyor. (koşullu - kabul iletisi)
Ben sana güveniyorum.(koşulsuz + kabul iletisi)

Gelişimde Amortismon ve Reglasyon İlkeleri: Amortismon, bireyin üst dönem davranışları kazandığında alt dönem davranışları terk etmiş olması Örneğin Ahmet’in yürümeye başladığında emeklemeyi terk etmesi.

0 yorum:

Yorum Gönder