1) Merkez
Yönetimi
2) Taşra
Yönetimi
3) Toprak
Yönetimi
4) Maliye
5) Ordu
1-) MERKEZ YÖNETİMİ
Osmanlı
devletinin kendine özgü
bir devlet yönetimi vardı.
Bu yönetimin dü-zenli
işleyişi, uzun süre halkın
rahat yaşamasını sağladı.
Osmanlılar, ayrı himayelerinde
bulunan bütün insanlara
adil ve eşit
davrandılar.
Bu
nedenle sınırları içinde
yaşayan dili ve
dini ayrı olan
topluluklar da
birbir-leriyle uzun süre birlikte
yaşamayı başardılar.
Osmanlı
Devleti, merkeziyetçi ve
mut-lak otoriteye dayalı
bir idare ile
yöne-tiliyordu. Bu yönetimin
başında Osmanlı soyundan gelen
bir padişahbulunuyordu.
Osmanlı
padişahları, devletin kuru-luşundan
itibaren bey, gazi,
hüdaven-digar, hünkar,
sultan gibi ünvanlarla
anıldılar. Padişahlar kendi
adlarına hutbe okutur,
para bastırırlardı. Padişahlık,
babadan oğula geçerdi.
Padişahlar başkentte
otururdu. Osmanlı Devleti de
buradan yönetilirdi.
Osmanlı
Devletin de önemli konular, Divanıhümayun adı
verilen bir kurulda
görüşülürdü. Bu kurula önceleri padişah başkanlık
ederdi.
Fatih’ten sonra
Divanıhümayuna vezir-azam başkanlık
etmeye başladı. Burada
devletin askerlik, maliye, adalet ve
yöne-tim işleri görüşülerek
karara bağlanırdı.
Divanıhümayunda vezirazam,vezirler, kazasker, defterdar ve nişancı
bulunurdu.
Ayrıca
şeyhülislam ve kaptanıderya da divan görüşmelerine gerektiğin dekatılırdı.
Divanıhümayunda padişahlar
büyük yetkilere sahipti.
Savaşa ve barışa da
padişahlar karar verirdi.
Divanıhümayuna başbakanlık etmek yük-sek dereceli devlet
adamlarını atamak padişahın
göreviydi.
DİVANIHÜMAYUNUN ÜYELERİ
- Sadrazam (Vezirazam)
- Vezirler
- Nişancı
- Kazasker
- Defterdar
- Şeyhülislam
Devlet yönetiminde
19.yy da bazı deği-şiklikler oldu.
II.Mahmut döneminde
Divanıhümayun kaldırıldı. Nezaretler
(bakanlıklar) kuruldu.
Sadrazamlık makamının adı,
başvekalet
(başbakanlık) olarak
değiştirildi.
2-) TAŞRA YÖNETİMİ
Osmanlı Devleti’nin
sınırları çok genişti.
Bu
kadar geniş bir
ülkeyi tek bir
mer-kezden idare etmek
zordu. Fetihlerle sınırlar
genişleyince ülke eyaletlere
bölünmüştü. Eyaletler idare
bakımından üçe ayrılmıştı: a)Merkeze bağlı
eyaletler
b) Özel
yönetim olan eyaletler
c)
İmtiyazlı eyaletler
Osmanlı Devleti,
Anadolu ve Rumeli
olmak üzere iki
eyalete ayrılmıştı. Merkeze bağlı
eyaletletlerin başında beylerbeyi
bulunurdu.
Trablusgarp, Cezayir,
Tunus ve Mısır
gibi İstanbul’dan uzak
olan eyaletler merkeze
bağlı eyaletlerdi.
3-) TOPRAK YÖNETİMİ
Osmanlı Devleti’nde toprakların
büyük
bir
bölümü devletin malıydı.
Ancak, bu toprağı kullanma
hakkı halka verilmişti.
Halk bu toprakları
istediği gibi ekip
bi- çerdi. Toprağını iyi ekip biçemeyenlerden veya
üç yıl üst
üste boş bırakanlardan
toprakları geri alınır
başkasına verilirdi.
Devlete ait
topraklar; has, zeamet ve
tımar olarak üç
bölüme ayrılmıştı.
Has :
geliri en yüksek
olan topraktı.
Bu
toprağın geliri vezirazam,
vezir,
nişancı,
beylerbeyi gibi yüksek
devlet görevlilerine verilirdi.
Zeamet ise
geliri subaşı ve
kadı gibi görevlilere
verilen topraklardı. Devlete
ait toprakların en
büyük kısmı tımar
olarak ayrılmıştı. Tımar
genellikle savaşta yararlılık
gösteren askerlere kale
muhafızlarına ve bazen de
işlerin-de başarı gösteren
askerlere verilirdi.
Tımar
sahipleri, dirliklerinin bulundu-ğu
yerde oturur bu
bölgenin güvenli-ğini sağlarlardı. Aynı zamanda, toprağı işleyen
çiftçilerden, devlet adına
vergi toplarlardı. Bu
sistemle toprağın işlen-mesi ve
üretimin devamlılığı sağlanır, toprağın parçalanması
önlenirdi.
Tımar sahipleri
topraktan elde ettikleri
gelire göre belli
sayıda atlı asker
beslerdi. Bu askerler,
ordunun önemli kısmı olan tımarlı sipahileri
oluşturur-du.Bir de padişah
tarafından belirli bir
hizmet karşılığı olarak
kişilere verilen mülk
toprakları vardı.
Bu toprakların
mülkiyeti, babadan oğula
geçerdi.
Gelirleri cami,
hastahane, medrese gibi
bilim ve hayır
kurumlarının ida-resi ve
bakımı için de
ayrılan toprak-larda vakıf
toprakalarıydı. Devletin top-rak yönetimi, 18.yy da bozulmaya başladı.
Bu bozulma
devletin askari ve
ekono-mik gücünü olumsuz etkiledi.
19.yy da
tımar sistemi kaldırıldı.Toprak yönetiminde önemli değişiklikler
oldu. Arazi kanunnamesi kabul
edildi. Buna göre,
uzun süre bir toprağı
kullananlar, toprağın sahibi
sayıldı.
4-)MALİYE
4-)MALİYE
Osmanlı Devleti’nin
gelirler ve giderleri
defterdarın denetiminde yapılırdı.
Devle-tin maliyesinden defterdar
sorumluydu.
Osmanlı
maliyesinin çeşitli gelir
kaynakları vardı. Devletin her
türlü gelirinin ve
giderinin kaydı tutulurdu.
Gelir kaynaklarının
başlıcaları, Müslüman
halktan alınan öşür
ve Müslüman olmayan
halktan alınan haraç
ve cizye vergileriydi.
Herkesin ödeyeceği vergiler, bölgenin gelirleri
ve özellikleri tahrir (sayım) defterlerine
yazılırdı.
Maden
ve orman işletmelerinin gelirleri ile gümrük
vergileri de Osmanlı hazinesinin
gelir kaynaklarıydı. Ayrıca
bağlı beyliklerin ödediği
vergiler ile savaşlardan
elde edilen ganimetlerin
beşte biride Osmanlı maliyesinin
gelir-leri arasındaydı.
Osmanlı
Devleti’nin giderlerinin başında kapı kulu
askerlerine ve ule-maya
(bilim adamları) verilen
maaş gelirdi. Savaş masrafları
da hazineden karşılanırdı. Ayrıca ülkenin
bayındırlık giderlerine harcama
yapılırdı.
19.yy da
Osmanlı Devleti’nin gelir
kaynakları azaldı. Avrupalı
devletlerden borç para
alındı. Ancak bu paralar
verimli olarak değerlendirilemedi. Bu
nedenle devlet borcunu
ödeyemedi. Bunun üzerine Osmanlı
Devleti’nden alacağı olan devletler, Düyun-ı Umumiye (Genel
borçlar) idaresini kurdular
Osmanlı Devleti’nin
para birimi akçe-ydi.
İlk para, Osman
bey zamanında basılmıştır.
İlk altın para
ise Fatih Sultan
Mehmet dönemine aittir. İlk
kağıt para 19.yy da
basılmıştır.
5-) ORDU
5-) ORDU
Osmanlı Devleti’nin, güçlü bir ordusu vardı. İlk askeri teşkilat Orhan bey zamanında kuruldu. Osmanlılar kuruluş yıllarından başlayarak askeri teşkilata büyük bir önem verdiler. Güçlü ve düzenli ordular ile donanma-larıyla bir çok savaşlar kazanıp devle-tin sınırlarını genişlettiler.
Zamanla gelişen
osmanlı ordusu, kara
ve
deniz olmak üzere ikiye
ayrıldı.
Kara
ordusu : kapı kulu askerleri,
eyalet askerleri ve
yardımcı kuvvetlerden oluşuyordu.
Bunlar,
padişaha bağlı, devletten
maaş
alan sürekli askerlerdi.
Kapı kulu
piyadelerinin en önemli
bölümü yeniçerilerdi. Yeniçeri
ocağı I.Murat zamanında
kurulmuştu. Bu ocağa
acemioğlanlar ocağından yeti-şenler
alınırdı.Askerlikten başka işle
uğraşamazlar ve emekli
oluncaya
kada
da evlenemezlerdi.
Kapı kulu
süvarileri ise atlı
birlikler olup acemi
ocağından yetiştirilirdi. Onların
yetiştirilmelerine çok önem
verilirdi.Bunlar savaşta padişahı,
sanca-ğı, hazineyi ve
orduya ait kıymetli
eşya-ları korurlardı.Dirlik sahiplerinin
besle-mek zorunda oldukları
atlı askerlerdi.
Akıncılar, Osmanlı
ordusunun vazge- çilmez
parçasıydı. Savaşlarda, önden
giderek ordunun her
türlü güvenliğini sağlarlardı.
Sefere çıkmadıkları zaman-lardada
sınırları korurlardı. Osmanlı
donanması da çok
güçlüydü. Gemiler, Osmanlı tersanelerinde yapılırdı.
0 yorum:
Yorum Gönder